Retina Club

Terson Sendromu


Okuma:481

Terson, ilk olarak 1900 yılında subaraknoid kanama ile birlikte vitreus kanamasını ilişkilendirmiş ve Terson sendromu adını vermiştir.

Terson sendromu; başlangıçta subaraknoid kanama ile birlikte vitreus kanaması birlikteliği şeklinde tanımlanmıştır. Günümüzde ise Terson sendromu, intrakranial kanama ve intrakranial basınç artışı ile birlikte olan herhangi bir intra oküler hemoraji için kullanılmaktadır. İntra oküler hemoraji; subretinal, retinal, preretinal, subhyaloid veya vitre içi kanma şeklinde görülebilir.

İnsidansı subaraknoid kanamanın ciddiyeti ile ilişkili olarak % 10-50 oranındadır. Vitre içi kanaması insidansı çok daha düşüktür (% 3-13).

Terson sendromu, en sık olarak serebral anevrizmaların rüptürüne bağlı olarak tarif edilmiştir. Erken çalışmalar, anterior komunikan arter anevrizmaları ile bu sendromu ilişkilendirmesine rağmen, belirli bir anevrizma konumu ile ilişkili istatistiksel olarak anlamlı farklılık gösterilmemiştir. Diğer rapor edilen nedenler; boğulma, travma, hipertansiyon, tümör, ameliyat esnasında ve sonrasında intrakranial kanama olarak belirtilmiştir.

Terson sendromunun patogenezi tartışmalıdır. İlk raporlarda intraserebral kanın doğrudan lamina cribrosa aracılığıyla göz içine yayıldığı ifade edilmiştir. Fakat elektron mikroskobu ile iki alan arasında bir iletişim ortaya konamamıştır. Günümüzde kabul edilen teoriye göre; kafa içi basınç artışı optik sinirde lamina cribrosa seviyesinde retinal ve koroidal anastomozu durdurur. Basınç artışı optik sinire iletilir ve disk şişer. Retinal vende oluşan yükselmiş venöz basınç, yüzeyel retinal damarların rüptürüne ve göz içinde kanamalara neden olur.

Nörolojik belirtiler intrakranial kanama ile ilişkilidir. Bildirilen görmeler ışık hissi algılama ile 20/20 aralığındadır. Görme kaybı derecesi göz içi kanama derecesi ve yaygınlığı ile ilişkilidir.

Göz içi kanaması genellikle iki taraflı ve yüzeyeldir. İntraretinal veya subretinal kanama bildirilmiştir ama daha az sıklıkladır.  İlk olay başladıktan sonra preretinal kanamalar haftalar içinde vitre içi kanamalara dönüşebilir. Pupil genişleterek fundus muayenesine nörologlar tarafından izin verilmemesi nedeniyle göz doktorlarının göz içi kanamayı hemen teşhis etmesi zorlaşabilir.  Komada olan bir hastada kırmızı refle kaybı ve B-scan ultrasonografi ile belirlenen vitre içi kanaması varlığı önemlidir.

Genellikle küçük göz içi kanamaları ve spontan olarak rezorbe olan vitre içi kanamaları yaygındır. Baş pozisyonunu yükseltme, yatak istirahati ve antikoagülan ilaçlar kaçınma yararlı olabilir. Semptomların kaybı bu tür kanamaların temizlenmesi için aylar sürebilir. İntraserebral kanama ile birlikte olan yaygın vitre içi kanamalarında vitrektomi gerekebilir. Pediyatrik hastalarda ambliyopi gelişimini engellemek için erken vitrektomi yapmak gerekir. Vitrektomi ile birlikte olası geç komplikasyonları önlemek için epiretinal membran da soyulabilir. Terson sendromu ile birlikte vitre içi hemoraji gelişen olgularda gözlem ve vitrektomi sonrası olguların % 83’ünde 20/50 ve üstü görme keskinliği elde edildiği bildirilmiştir.

[Kaynak: http://emedicine.medscape.com/article/1227921-overview#showall]

Not: Web sitemizdeki bu bilgiyi sunu ve yayınlarınızda aşağıdaki şekilde kaynak göstererek kullanabilirsiniz.

(Çıtırık M, Teke MY. Terson Sendromu. http://www.retinaclub.com/ Son Güncellenme Tarihi 02/11/2015).