Retina Club

Mikroperimetri

Mikroperimetri

 Görme fonksiyonunun değerlendirmesinde yüksek kontrastlı görme keskinliği rutin klinikte kullanılan altın standart muayene yöntemidir. Bunun dışında kontrast duyarlılık, görme alanı gibi birçok yöntemle görmenin farklı özelliklerini değerlendirebiliriz. Mikroperimetri de özellikle maküla hastalıklarında görme fonksiyonunu incelememizi sağlayan bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Mikroperimetri kısaca göz takip sistemi (eye-tracker) yardımıyla yapılan perimetrik inceleme ve ayrıntılı şekilde fiksasyon değişimlerinin fundus resmine monte edilmesi esasına dayalı bir yöntemdir.

Mikroperimetri konvansiyonel perimetriden farklıdır. Konvansiyonel bilgisayarlı perimetri veya görme alanı incelemesi özellikle glokom ve nörooftalmoloji kliniklerinde vazgeçilmez bir yöntem olmasına rağmen foveal fiksasyonun bozuk olduğu retina problemlerinde yetersiz kalabilmekte hatta hatalı sonuçlar bile verebilmektedir. Çünkü cihaz tüm testlerde fiksasyonu foveal santral ve stabil kabul ederek test yapmaktadır. Ayrıca konvansiyonel perimetri incelemesinde göz takip sistemi yoktur. Bu nedenle konvansiyonel perimetri 5˚’ye kadar olan skotomları saptayamazken mikroperimetri fiksasyondan doğan sapmaları düzelterek hep aynı yerin uyarılmasını sağlar ve 0,5˚ kadar küçük skotomları bile saptayabilir.

Şu anda sadece mikroperimetri tek göz fiksasyon özelliklerini detaylı biçimde değerlendirmemizi sağlayan inceleme yöntemidir. Fiksasyon özellikleri fiksasyonun stabilitesi ve fiksasyonun yeri olarak sınıflandırılır. Normal bireyde fiksasyon sabit değil devamlı hareket halindedir. Deneysel çalışmalarda fiksasyon sabit hareketsiz hale getirilirse görüntü kısa sürede solmaktadır. O nedenle fikse ettiğimiz yerde sakkad, mikrosakkad ve drift olarak isimlendirilen çok küçük titremeler olmakta böylece beyinde bu net sabit ve solmayan görüntü şeklinde algılanmaktadır. Fujii ve arkadaşları foveanın santralindeki 2°’lik (yaklaşık 700 mikron) dairesel alanı (standart fiksasyon alanı) göz önüne alındığı sınıflandırma sistemi ilk olarak kullanılmaya başlanmıştır. Buna göre fiksasyon noktalarının % 75 ve daha fazlasının 2°’lik daire içinde olması “stabil fiksasyon”; 2°’lik dairesel alan içinde u’den az, fakat 4°’lik dairesel alan içinde u ve daha fazla fiksasyon noktası bulunması “rölatif stabil olmayan fiksasyon”, 4°’lik dairesel alan içinde u’den az fiksasyon noktası bulunması ise “stabil olmayan fiksasyon” olarak kabul edilir. Bu sınıflama pratik ve kolay anlaşılır olmasına karşın yetersiz kalabilmektedir. Bu nedenle daha sonra fiksasyon stabilitesi için bir formül geliştirilmiştir. BCEA (bivariate contour ellipse area) şeklinde tanımlanan alan içindeki fiksasyon stabilitesi daha hassas şekilde değerlendirilebilmektedir. Yapılan çalışmalar BCEA ölçümlerinin istatistiksel olarak daha anlamlı sonuçlar verdiğini göstermektedir…

Devamı için tıklayınız

[Kaynak: Şentürk F. Mikroperimetri. Güncel Retina 2017;1(1):81-84.]